OBSESYON VE KOMPULSİYON'A KISA BİR BAKIŞ

Bu yazıyı Spotify.com'da dinleyebilirsiniz. Tıklayınız.

Sizlerle paylaşacağım bu konuya başlamadan önce kendinize ya da çevrenizdeki kişilere teşhis koymamanızı önemle rica ediyorum. Dinlerken bazı davranışların tanıdık geldiğini hissedebilirsiniz. Her fark ettiğiniz düşünce ve davranış obsesyon ya da kompulsiyon demek değildir. Ancak tıbbi açıdan bu şekildeki düşünce ve davranışların hastalık sayılabilmesi için günlük işlevlerimizi etkileyecek, kısıtlayacak, bozacak kadar şiddetli ve yoğun olmalıdır. Teşhis için sadece profesyonel yardıma yönlenebilir ya da yönlendirebilirsiniz. Durum, psikiyatrist tarafından psikolojik değerlendirme sırasındaki düşünceler-duygular-belirtiler ve davranış kalıpları ile incelenir ve teşhis süreci başlar. 

Şimdi bu düşünce ve davranışlara yakından bakalım… 

Siz hiç kendi düşüncelerinizden kurtulmaya çalıştınız mı? Zihninize zorla giren, isteseniz de söküp atamadığınız, gerçek dışı ve rahatsız edici düşüncelerden bahsediyorum.

Evden çıkmadan önce yapılan doğal kontrol davranışları vardır. Örneğin; pencerelerin durumu, ışıkların durumu, ocağın açık olup olmadığı gibi. Bunlar gayet olağan davranışlardır. Son derece normaldir. Bununla beraber; bu kontrolleri üst üste 4-5 kez yapıyorsanız… Duruma yakından bakmak iyi olabilir. 

Bazı kişiler sıklıkla istenmeyen endişe verici düşüncelere kapılabilirler. Bu düşünceler zamanla saplantı haline gelir ve kişinin kaygılanmasına yol açar. Bu obsesyondur. 

Kaygıyı azaltmak için kişi belirli davranışları tekrar etmek ister. Ritüel gibi davranışların sırasını- şeklini izler. Bu davranışlara kompulsiyon yani zorlantı denir. 

Bu özünde anksiyete bozukluğudur. En can alıcı nokta, saplantıların kontrol dışında gelişiyor olmasıdır. İşin ilginç yanı kişi, davranışlarının saçma, gereksiz ve anlamsız olduğunun farkındadır. Ancak farkında olmasına rağmen kendini bu takıntılı durum içine girmekten alıkoyamaz. 

Etrafımızda titiz, mükemmeliyetçi, esnek olmayan, gergin, sinirli, sonuna kadar dürüst, duygularını bastıran, kurallara uyan, durmadan çalışan, kararsızlık kişilik özellikleri taşıyan insanlar vardır. Takıntı ruh halini yaşayan bu insanların ortak özellikleri baskıcı ve ısrarcı olmalarıdır. Gözünüzün önüne bazı kişiler gelmiş olabilir. 

Bu kişiler, hata yapmaktan korkarlar. Yanlış yaptıklarında kendilerini savunmasız hissederler. Ve mutlu olmayı, sürekli ertelerler. 

Yaşantımızda nasıl izleriz bu davranışları? 

Örneğin temizlik takıntısı; kirlenme ile ilgili düşüncelerin oluşturduğu kaygıyı azaltmak için kişi yoğun bir şekilde temizlik yapar. Her gün aynı perdeyi yıkamak ya da her gün halı silmek- duvar silmek vb. 

Başka örnek verirsek; kiri temizlemek için kişi saatlerce banyoda kalabilir. Sadece yemek sonrası elini yıkamaya gittiğinde bir kalıp sabunu bitirmeden yıkamayı durduramaması gibi. 

Kompulsiyon, arka arkaya tekrar eden davranıştır. Baştaki verdiğim örnek gibi, belli bir sayıya ulaşmadan rahatlayamamaktır. Sonrasında o sayı da yeterli gelmez. Hep daha fazlasına iter düşünceler, maalesef...3 kez kontrol edince düşüncede rahatlama olurken, sonra 5 kez olmadan düşünce rahatlayamıyor. Ve sayı kontrolsüzce artabiliyor. Böylece kişi günlük yaşantısında bu ritüellere ciddi zaman harcıyor. Bu nedenle de ilişkilerinde hem kendisine hem de çevresindekilere huzursuzluk yaşatabiliyor. 

Bazen de elektrik düğmesine değmeden evden çıkamamak gibi görebiliriz takıntılı davranışı ya da hep aynı tişörtü giymek ister kişi. Bazen başkalarının dokunduğu nesneleri elleyememe olarak da görülebilir. Bir arkadaşınız sizinle tam vedalaşma sürecindeyken en son kendisi omzunuza dokunamazsa oradan ayrılamıyor… Düşünsenize… 

Bu kompulsiyon, tekrarlama yapılmadığında ya da o davranışı yapmadığında kötü bir şey olacağına dair bir düşünce nedeniyle ortaya çıkıyor. 

Kontrol etmek ise başka bir kompulsiyondur. Kişinin kendisini ve başkalarını incitmekten korkmasıyla bir şeyi defalarca kontrol etmesidir. Paylaşımımızın başında bahsettiğimiz davranışlar buna örnektir. 

Başka bir takıntıyı konuşursak; her şeyi aynı düzende olmasını istemekten bahsedebiliriz. Bir odaya girdiğinizde tabloların, resim çerçevelerinin, kırlentlerin, bibloların yönü ve pozisyonlarının aynı kalması için verilen enerjiyi örnek verebiliriz.

Sıralama ile ilgili kompulsiyondan bahsedersek, giysi dolabınızdaki tişört - kazakları renklerine göre sıralanması gibi diyebiliriz. 

Aslında aradığınızı bulmanız açısından organize olmak, gruplandırma yapmak, eşyaları kategorize etmek günlük yaşantıyı kolaylaştırır. Aradaki fark, gruplandırmanın amacının dışına çıkılmasıdır. Tişört ve kazakların yerinin belli olması yaşantıyı kolaylaştırırken sürekli aynı kazağın üçüncü sırada olmasındaki ısrar, takıntıdır. 

Başka bir kompulsiyon, çok da rastladığımız ruhsal ritüeller; tekrarlanan bazı cümleler diyebiliriz. 

İstenmeyen duygulardan kurtulmak için kişinin yaptığı dualar, tekrarlayan cümlelerden bahsediyorum. Kişi, kötü bir düşünceye kapıldığında bu ritüelleri yaparak bu düşünceden kurtulmak ister. 

Bir şeyin saplantı olabilmesi için kaygı ve huzursuzluğa yol açan, istenmeyen, huzursuzluk veren düşüncelerden oluşması gerekir. 

Kişinin bu düşünceleri görmezden gelmeyi denemiş olması gerekir. 

Bir şeyin kompulsiyon olabilmesi için sıralamak ve kontrol etmek gibi tekrarlayan davranışlar ya da cümleleri saymak gibi ruhsal ritüelleri bir saplantıya tepki olarak gerçekleşiyor olması gerekir. 

Kompulsiyonların kaygı ve huzursuzluğu azaltmak için aşırı şekilde yapılıyor olması gerekir. 

Obsesyonlara ve Kompulsiyonlara Sebep Olan Şey Nedir? 

Tek bir nedenle açıklanamayan hastalığın ortaya çıkmasında, mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin dengesizliğinden kaynaklanan biyolojik faktörler olduğu kadar strese neden olan çevresel faktörlerin de önemli rol oynadığı tespit edilmiştir. Genetik yönü kuvvetli. Belirtiler 4-5 yaştan itibaren görülebiliyor. 

Çocuklar gelişimleri sırasında yaygın obsesif semptomlar göstermekle birlikte bunların çok azı OKB olarak gelişiyor. OKB yaygınlık, sosyoekonomik durum, eğitim ve etnik farklardan fazla etkilenmiyor. 

Bununla beraber bebeklikten itibaren ebeveyninden ya da bakıcısından ritüel davranışları görerek ve model alarak büyüyen bir çocukta da bu ritüel davranışları gözlemlemekteyiz. Bunlara OKB diyemeyiz. 

Danışmanlık sürecimde rastladığım; 

Çocuğa yemek yedirirken her lokmada onun ağzını silmek… 

Kıyafetini giydirirken hep belli bir sırayı takip etmek… Sıra bozulunca çocuğa tepki vermek… Önce bu kolunu uzat, sonra bu kolunu gibi örneklendirebiliriz. 

Çocuğa sürekli çevreden böyle geri bildirimler gelince kabul almak için çocuk da aynı yolu izlemeye başlar. Onay aldığında da devam ettirir. Davranış kazanır. Aynı hissi taşır ve öyle yapmak için ısrar eder. Güvende kalma hissini arar çünkü. Tekrar söylüyorum, bunlara OKB diyemeyiz.

Çevresel stres faktörleri, ciddi hayat değişiklikleri, var olan kompulsif belirtilerin kötüleşmesine neden olabilir. 

Taciz-Yaşamsal değişiklikler-Hastalık – Sevilen birinin kaybı-İlişki kaygıları gibi… Bu durumda sosyal, akademik ve mesleki işlevsellikler bozulur. 

"Takıntılı kişiler eğer egoları güçlü, benmerkezci iseler herkese hükmetmek ve kontrol etmek isterler" diyor, Profesör doktor Nevzat Tarhan. "bu kişilerin alçak gönüllü olmayı başarabilmeleri halinde ise başarılı bir ikinci adam olabileceklerine" vurgu yapıyor. Obsesif kişilere toplumun ihtiyacı olduğunu düşündüğünü belirtiyor ve bunun unutulmaması gerektiğinin altını çiziyor. 

Çalışkan, güvenilir, işini önemle-özenle- hassas incelikte ve ciddiyette yapan bir cerrahı kim istemez. Bu kişilere ihtiyacımız var. 

Mükemmeliyetçiliği amaç edinen obsesif kişiler bir şeyin ne olduğundan çok nasıl yapılacağına önem verirler. Her şeyin tam yapılması öncelikleridir. Bunun için çok çalışırlar. Başka insanların duyguları ikinci plandadır. 

Bütünü görmekte zorlanırlar. Ayrıntı içinde kaybolurlar. Bununla beraber, bir şey ya siyah ya beyazdır onlar için, gri ile araları iyi değildir.

Dünyaya düzen vermek, belirsizliği silmek için, çok kimsenin canını sıkabilirler. Bunun için kalıbın dışında düşünemezler. 

Obsesifler ayrıntıcı, mükemmeliyetçi yapıları nedeniyle "Sıfır hata" peşinde koşarlar. Sıfır hatayı bulamadıkları için kararlarını sürekli ertelerler. Çok basit bir iş, onlar için saatlerce sürebilir. 

Kendileri gibi çalışmayan, zorluklara göğüs germeyen kişilere kızgındırlar. Onları beceriksiz, sorumsuz, ciddiyetsiz görürler. Duygularını iyi denetlerler. Aşık olan kişileri anlamakta zorlanabilirler. 

Her şeyin olumsuz yönünü düşünme eğilimi ve kusursuzluk meraklılığı nedeniyle olayın sorumluluğunu üzerine almaktan kaçınabilirler. 

Obsesyon ve kompulsiyonu olan bir tanıdığınız ile iletişiminizde; onları anlamaya çalışmanız yapıcı bir yaklaşım olacaktır. Açık davrandığınızda yani daha belirgin olduğunuzda ve uyguladığınızı gördüğünde iletişim keyifli hal alacaktır. Çünkü kaygısı azalacaktır. 

Ondan gelen bir eleştiriye sizin sakin kalmanızı öneririm. Onların çok çalıştıklarını, çok iş yaptıklarını fark etmeniz iyi hissettirecektir. Bu durumda kendilerine olan güvenleri artacaktır. 

İyi işler yapmaya çalışırlarken hırpalayıcı olabilirler. İnsanların dünyayı değil kendilerini değiştirirlerse gerçek mutluluğu bulacaklarına dair paylaşımları ve ilgili film-makale vb. üzerinde konuşmanız değerli olacaktır.

OKB’nin sizde olabileceğinden kuşku duyuyorsanız bir psikiyatri uzmanına başvurarak profesyonel yardım talep edebilirsiniz. Psikoterapi – Bilişsel Terapi – EMDR-İLAÇ desteği alınabilir. 

Sevgiyle Kalın:)

Yorumlar